9 Kasım 2015 Pazartesi

Hayal Kırıklığının Başkenti # Rize

Baştan söyleyim maçı direkt 2-1 , 3-1 kaybetsek o psikolojide olmazdık elbette...90. dk da 2-3 önde olduğumuz maçı hele ki az sonra anlatacağım şekilde uzatmada atılan 2 golle 4-3 kaybetmek kötü oldu.
Maça Sneijder'in direkt bireysel yeteneği ile golle başladı deplasmanda Galatasaray...Selçuk'un haftalardır devam eden iyi oyunu uzaktan şut denemeleri ile skor üstünlüğü oyun üstünlüğüne dönüşmüştü... 18. dk da sakatlanan Selçuk'un çıkması ile GS orta sahası için ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduğu bir kez daha ortaya çıktı.
Jose orta sahada merkez orta saha için zayıf kalan sağ önde özellikle iç saha maçlarında oynaması gereken biri...Maça Hamza hocanın niye Selçuk yanında Bilal ile başlamadığını anlamıyorum.Burak sahada iken hele Sneijder-Yasin-Podolski'de 11 de iken Umut'un da 11 de olması çok anlamsız bence...Asıl teknik adam olarak hata gördüğüm şey bir maç 11 başlattığı mesela Jem Karacan'ı bir sonraki maç 18'e bile almaması...O gece Selçuk sakatlanınca oyuna 18'e bile alınmamış olan Jem girse takım o atakları yemezdi bana göre.
Orta alanda oluşan hatalı kurgu ile maç devre bitmeden 2-1 e geldi.
Bu tip maçlarda Sneijder-Podolski-Muslera gibi top class adamların bireysel performansı önem kazanıyor.
Bu sene Hamza hoca maç içinde çoğu kez Sneijder ile Bilal'in yerini önlü arkalı değiştirerek oynattı. Ama sahada Bilal yokken Sneijder'i orta ikiliye çekmek (Umut-Yasin aynı anda sahada olduğu için) takımın hücum kimyasını bozdu.



İlk devre Selçuk'tan sonra Hakan'ı da sakatlık nedeni ile saha kenarına almak deplasmanda olabilecek en kötü şeydi...Bu sene formsuz olan Semih fark yaratamazken Chedjou'da kötü gününde olunca kötü son yaklaşıyordu biz habersizdik sadece.
Bu sezon Yasin ve Burak'ın fizik yetersizliği ve bitiricilik eksikliği hücumda tüm yükü Podolski ve Sneijder'e yüklüyor...Sinan'ın daha fazla süre alması gerekiyor bana göre.Podolski ve Olcan'ın golleri ile öne geçince artık takım skoru tutar diye düşünüyorduk ama oyuna giren Semih'te sakatlık geçirince Bilal yerine Denayer oyuna girmek zorunda kaldı.

Gelelim yaşadığımız hayal kırıklığına...Mağlubiyeti % 50 takıma yazarsam % 50 Hamza hocaya yazarım...Bir Lucescu ya da Mancini takımı 90. dk da 2-3 önde olduğu maçı 4-3 vermez...Bunun taktik ile oyuncu tercihi ile açıklaması olmaz.Büyük takım futbolcusu isen takımsan o maçı 5 dk tutacaksın artık. Son fotoğrafta takım 3-3 olmuş maçta 10 kişi saldırırken ahmakça 4. golü yedi...Bazen 1 puan ile şampiyon olunuyor orada sahaya müdahale edecek olan teknik adamdır.
Benim için maçı unutulmaz yapan kısıma geleyim...Hayatta en büyük keyiflerden biri Cumartesi kazanmış Galatasaray'dan sonra Pazar tatil kahvaltısında keyifle gazeteleri okumaktır benim için...Böyle bir maç sonu şok oldu tabii ki bizim için...Maçı arkadaşımın evinde yemek yiyerek izliyorduk.Hele  2-3 öne geçince zevkten dört köşe olmuştuk. Tavuklu,mantarlı harika bir makarnayı bira ile yerken son dakikada yenen 2 gol ile yediğimiz bize zehir oldu...Bize dediğim 4 erkek 4 kız var ama maçı izleyen 4 erkekten ikisi Galatasaraylı, malum biri ben...Diğer ikisi Fenerbahçeli...Hayal kırıklığımızı duble katmerli yapan ise biz maçı bilgisayardan izlerken görüntü ile internet arasında yaklaşık 1 dk fark olması nedeni ile yaşadığımız şoku görüntüden önce haber almamız...3-3 ve 4-3 olduğunu izlerken değil 1 dk önce öğrendik ve kurbanlık koyun gibi sonucu bile bile izledik...Golleri haber veren Galatasaraylı arkadaşın devre arası iddaa dan Rize galibiyeti oynamasına hiç girmeyim artık.
Bu gecenin sonunda yediğimiz dondurmalı irmik tatlısından keyif almadım desem yaşadığım dramı siz anlayın ,ben daha fazla anlatmayım.

Hiç yorum yok: